Wednesday, September 5, 2012

birine dokunmayı bu kadar çok istemek günah mı acaba?
bir insana deli gibi ait olmak istemek, günah mı?
soruyorum kendi kendime, "neden?"

hem bir insana aşık olup hem de ona güvenememeyi nasıl başarabiliyorum? aslında basit. bir yada bir kaç hareket yetiyor kendinden uzaklaştırmaya. aşık olduğun adamı tanıdığını sanıyorsun ama tanımıyorsun belki. yada yeterince tanımadın. kim? yada neden? niye böyle düşünüyorum? daha 3 saat öncesine kadar deliler gibi aşık olduğum bu adam beni nasıl kendinden bu kadar soğutabildi şu 3 saatte? bir şey de yapmadı aslında. bu benim kendimle ilgili bir sorunum mu acaba? acı mı çekiyorum, yada aldığım ah'lar mı mutlu olmamı engelliyor.
yada size sormalıyım. sevdiğiniz insandan bir şeyler saklamak ne kadar doğru? ben bunda bir doğruluk bulamıyorum, üzgünüm.
neyse. sıkıldım.
bazen her şeyden uzaklaşası geliyor insanın.
bazen her şeyden kaçası geliyor.

rengi kaçmış hayaller,
solmuş hayatlar,
kurumuş göz yaşları,
ağlamaktan.

artık mutlu olmak gerek.
sevdiğin insanla olmak gerek.
bir de doğruya ulaşmak için, yanlışlar yapmak gerek.
o yanlışlardan sıyrılıp doğruya ulaşınca hissettiğiniz o mutluluk!
işte onun tarifi yok. olamaz.

hayaller kuruyorsun, mutlu olmak için. mutlu olabilmek için elinden gelen her şeyi yapıyorsun. belki mutlu olursun, mutlu olacaksın. doğru insanı bulduğunda emin olacaksın, "ben mutluyum." diyeceksin. "mutlu olacağım." diyeceksin. yapman gereken doğru insanı bulmak. ona sadık olmak. ondan başkasını düşünememek. her saniye onunla konuşmak isteyeceksin. ondan başka her şey boş gelecek.
çünkü her şey boş olacak senin için.
bomboş.