Sunday, June 1, 2014

"senin için bir damla bile gözyaşı dökmeyeceğim"
söz verdim kendime.
ağlamayacağım senin için.
aklıma geldikçe küfür edeceğim sana.
hatta küfür bile etmeyeceğim...
adını duyduğum zaman,
güleceğim sadece.
ağlamayacağım.
sildim seni.
aklımdan,
kalbimden.
sen sadece üstümü örttün.
biliyorum,
beni ömrünce unutamayacaksın.
biliyorum,
ben acı çektiysem senin için,
sen benim için o acının bin kat fazlasını çekeceksin.
bunu biliyorsun.
bunu biliyorum.
bunu biliyoruz.
"biz"
iki yabancı artık.
hiç tanışmamışız gibi.
hiç sevmemişiz gibi.
hiç özlememişiz gibi.
sadece iki yabancıyız artık,
hiç birbirimize sarılmayı beklememiş gibi...
hiç karşılıklı ağlamamışız gibi...
nasıl bu hâle geldik diye sorgulamaya mecâlim yok.
bıraktım,
böyle kalsın.
bitik.
tükenik.
boş.
yine aynı yerdeyim.
yalnızlıkta.
şikayet etmiyorum artık,
iyi geldi bana yalnızlığım.
tüketmiyor beni artık,
daha da güçlendiriyor.
sensiz iyileşiyorum.
kendi yaralarımı kendim sarıyorum artık.
daha güçlüyüm,
daha sağlıklı.
içimde büyüyen tümörü koparıp attım.
hayır,
kızgın değilim sana.
öfkem kendime.
intikam kokuyorum buram buram.
yanına bırakasım yok hiçbir şeyi,
bir yandan da umrumda bile değilsin.
garip bir hâldeyim aslında.
ara sıra geliyorsun aklıma sadece,
ama sen beni arama!
bundan sonra uğrama kalbimin etrafına,
dokunma yalnızlığıma,
lekeleme.

böyle mutluyum.
huzurlu.
güçlü.
bir gün döneceksin bana,
diyeceksin ki "beni affet"
sadece bakacağım yüzüne.
öyle boş,
öyle sakin,
öyle umursamaz.
diyeceğim ki "Allah'ından bul"
ki sen,
korkmazsın Rabbimden.
ama ben inanır ve sığınırım.
ne yaşattıysan, yaşarsın bir bir.
bilirim.
Allah'ından bul.
kalbime uğrama...